Kendimi bildiğimden beri rahmetli dedeme: “Leblebici Yusuf Efendi” dediklerini biliyorum.

60’lı yıllarda ilk okulda iken, dedemin “Aşağı çarşı”daki leblebici dükkanına giderdim. Benim için unutulmaz hatıralardandır… Nohut eledikleri bir metre yüksekliğinde bile olmayan uzunca bir elek vardı.
O elekten kaçan nohutları bana toplattırırdı. Belki hepsi bir avuç dahi olmayan nohutları alır, itina ile tekrar eleğin haznesine atışını unutmam…

Zira; İsraf yoktu, niğmet kıymetliydi o yıllarda…
Hizmetimin karşılığı olarak da, önlüğümün iki cebini pic leblebi (Kırık leblebi.) ile doldurur gönderirdi…
Ne büyük keyifti benim için…

İlk imalatımı 80’li yıllarda açtım. “Erzincan Leblebi”
Sonra perakendesine ağırlık verdik. Erzincan Tava Leblebi”
Uzun yıllar devam eden süreçte; Leblebi-İmalatı- makinaları- tanıtımı hakkında pek çok gayretlerimiz olmuştur…
Fuarlarda karşılaştığımız çok kimse bize hep sormuştur
“-Leblebi-Erzincan” Ne alaka?
Biz de hep şunu söyledik:
“Leblebinin babası Erzincan’da (Leblebici baba)
Markası Çorum’da, deposu Denizli Serinhisar’da…
Evet; yaklaşık 12-15 yıl öncesine kadar Türkiyenin leblebi deposu, Kütahyanın Tavşanlı ilçesi idi. Şimdilerde liderliği Serinhisar-Tavas’a kaptırdılar…

Son yıllarda İstanbul’da perakende işine başlayınca önce markamızı tescil ettirelim dedik.
Erzincan Leblebi dedik, olmaz dediler.
Tava Leblebi dedik; olmaz dediler.
Bize memlekette “Leblebicigil” derler dedik; bak bu olur dediler… 🙂

Tüplü ocaklarda kavuracak eleman zor bulunuyor, “Elektrikli kavurma makinası” gerekli oldu artık dedik…
Çocukluğumuzdan beri makinalara olan merakımız, ilgimiz çok fazlaydı.
İlk Leblebi imalatımı açtığımda Nohut Tavlama makinamı kendi projem olarak yaptırmıştım.

Gerçi İşletme okumuştuk ama; makinayı yapacak hevesi, isteği kendimizde bulup, ihtiyacı da görünce, kolları sıvadık…

2016 dan beri “Leblebicigil’in Küçükbey” sektörün hizmetinde…

2004 yılında Üniversite öğrencilerinin çıkardıkları bir dergi için kaleme aldığım yazı var, okumak isterseniz…

DEDEMİN TAVA LEBLEBİSİ